fuzulinin eserleriAfyonla şarabın karşılaştırılıp şarabın üstün olduğu sonucuna varılan Beng-i Badearuzun “feilâtün mefâilün feilün” kalıbıyla yazılmış olup 444 beyitten müteşekkildir. Safevî hükümdarı Şah İsmail’e sunulan eser, alegorik ve sembo­lik bir yapıya sahiptir. Hikâyedeki şahıslar bade, boza, arak, afyon, berş, nukl gi­bi mükeyyefat ve işret meclisinden seçilmiş sembolik kullanımlar içermektedir. Ancak bu sembolik kullanımlar hususunda farklı düşünceler ileri sürülmüştür. Bu yorumlardan biri Beng ü Bâde’rim sadeceokuyucuyu eğlendirmek için yazıl­dığı, diğeri şarabın ve esrarın zevkini ve neşesini anlatmak için kaleme alındığı, bir başkası da tasavvufi bir anlamı olduğudur.
Bir iddiaya göre de, Badenin şiî Safevî hükümdarıŞah İsmail‘i, Beng’in ise Osmanlı padişahı SultanII. Bâye-zid’i temsil ettiği, hatta bu hükümdarların kendilerini sembolize eden nesneleri kullandığıdır. Fuzûlî, eserinde şarabı üstün göstermekle Şah İsmail’i beğendiği­ni, onu Osmanlı hükümdarından üstün tuttuğunu göstermektedir. Kemâl Edib Kürkçüoğlu tarafından (Beng ü Bade, İstanbul 1955) yayımlanan eseri, Necati Lu-gal ve Oscar Recher ise Almancaya çevirmiştir .
Manzum bir kırk hadis tercümesi olan Tercüme-i Hadîs-i Erba’înMolla Câmî’ninHadîs-i Erba’în isimli eserinin aynı vezinle Türkçeye çevirisidir. Kü­çük bir mensur dîbâce ile başlayan eserde, her “hadis dörder mısralık birer kıt a ile tercüme edilmiştir. Eser Abdülkadir Karahan (“Fuzûlî’nin Tedkik Edilmemiş Bir Eseri: Kırk Hadis Tercümesi”, Selâmet Mecmuası, nr. 57, 59, 61, 63, 64, 65, İslanbul 1948) ve Kemâl Edip Kürkçüoğlu (Kırk Hadis Tercümesi, İstanbul 1951) tarafında” yayımlanmıştır.

Fuzuli’nin Belli Başlı Eserlerinin Listesi

Türkçe manzum eserleri

Divan
* Beng ü Bade ( Beng ü Bâde)
Leyla ile Mecnun (Dâstân-ı Leylî vü Mecnûn)
* Risale-i Muammeyat (Risâle-i Muammeyât)
* Kırk Hadis
* Su kasidesi
* Hz. Ali Divanı
* Şikâyetnâme
Türkçe mensur eserleri
Hadikatü’s-Süeda (Hadîkat üs-Süedâ)
* Mektuplar (Mektubat)
Farsça manzum eserleri
Divan
* Enis’ül-Kalb (Anîs ol-qalb)
* Heft Cam (sâkinâme)
* Resale-e Muammeyat (Resâle-e Muammeyât)
* Sehhat o Ma’ruz (Sehhat o Ma’ruz, Sıhhat u Maraz)
Farsça mensur eserleri
* Rind ü Zahid (Rend va Zâhed)
* Risale-i Muamma
Arapça eserleri:
Dîvan
Matlau’l-itikad
Meyvelerin birbirleriyle münazarasından oluşan Sohbetti’l-Esmâr mesnevi 200 beyitten müteşekkildir. Fuzûlî bu eserinde meyveleri konuşturmak suretiyle dünya hâlini, insanların birbirlerine karşı olan tutum ve davranışlarını, bencil-ıklerini, kıskançlıklarını, geçimsizliklerini anlatmak istemiştir. Bu  eserden ilk fa Emin Âbid bahsetmiş ve onun Fuzûlî’nin olduğunu belirtmiştir. Fuad Köp-iji Abdülkadir Karahan ve Şedit Yüksel, içinde Fuzûlî’nin ismi geçmeyen, kavnaklarda ve külliyat yazmalarında bulunmayan bu mesnevinin Fuzûlî’nin ol­madığı görüşündedirler.
Sâkî-nâme adıyla da anılan Heft-câın adlı Farsça mesnevîsi 327 beyit olup aruzun “feûlün feûlün feûlün feûl” kalıbıyla yazılmıştır. Fuzûlî’nin tasavvuf! dü­şünceleri ile musikî hakkındaki bilgilerini ortaya koyan bu eser, bir mukaddime, yedi kısım ve bir hatime şeklinde tertip edilmiştir. Bir içki ve musikî toplantısı­nın anlatıldığı eserin her bölümünde şair, önce sakinin verdiği yedi câm (kadeh)’ı içer. akabinde kadehin verdiği neşeyle ney, def, çeng, ud, tambur ve kanun ile münazara eder. Baştan sona kadar tasavvufî olan Sâkî-nâme’yi Hasibe Mazıoğlu Farsça Dîvân’Yd birlikte yayımlamış (Fuzûlî. Farsça Dîvân, Ankara 1962. s. 673-712), Ali Nihad Tarlan ise tercümesiniFarsça divanın tercümesiyle birlikte neşretmiştir (Fuzûlî’nin Farsça Dîvânı / Tercümesi),İstanbul 1950. s. 206-21). Muham­med Resul Mirza da. Sâkî-nâme’yi manzum olarakÇağatay Türkçesine çevir­miştir.
Fuzûlî’nin mensur eserleri arasında değerlendirilen Türkçe Mektuplar’ından ilki Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çelebi’ye yazdığı mektup olup Şikâyet­name adıyla tanınmıştır. Fuzûlî bu mektubunda, Nişancı’nın kaleminden çıkmış olan bir “berât-ı hümâyûn” ile Bağdat vilâyeti gelirinin fazlasından kendisine de­vamlı verilmesi bizzat padişah tarafından emir buyurulan günde 9 akçeyi alama­dığını Nişancı’ya bildirmektedir. Fuzûlî’nin ikinci mektubu, Musul Mirlivası Ahmed Beg’in kendisine yazmış olduğu mektuba verdiği cevaptır. Bu mektup bir “iltifatname” ve “iştiyakname” mahiyetindedir.
Üçüncü mektup manzum ve mensur karışık olarak Ayaş Paşa’ya yazılmıştır. Manzum parçaların Farsça ve Arapça olduğu bu mektup, paşanın bir çocuğu olması üzerine kaleme alınmıştır. Dördüncü mektup yine manzum ve mensur karışık olarak Kadı Alâüddîn’e ya­zılmıştır. Son mektup ise, Kanunî’nin oğlu Şehzade Bâyezîd’in Fuzûlî’ye gön­derdiği anlaşılan mektuba cevaptır. Bu mektubun özellikle Fuzûlî’nin biyografi­si açısından önemli bir yeri vardır. Fuzûlî’nin bu mektupları Abdülkadir Karahan tarafından yayımlanmıştır (Fuzûlî’nin Mektupları, İstanbul 1948).
Rind ü Zâhid Fuzûlî’nin Farsça mensur bir eseri olup içerisine yer yer 75 rubaî, 54 kıt’a, 18 beyitlik bir mesnevî, bazı beyitler ve bir mısra serpiştirilmiş­tir. Eserin adı Kâtib Çelebi’nin Keşfü’z-zünûn’da Muhâvere-i Rind ü Zâhid, Le­ningrad Asya Müzesi’ndeki külliyatta ise Risâle-i Rind ii Zâhid olarak kayıtlıdır. Fuzûlî bu eserine tasavvuf! bir hava vererek dünya ve kâinata dair görüşlerini or­taya koymuş, kendi felsefesini Rind ile Zâhid’in ağzından dile getirmiştir. Eserin konusu Zâhid (baba) ile Rind (oğul) arasında geçen münazaraya dayanmaktadır.
Zâhid zahirî ilimlerin, Rind de batınî ilimlerin savunucusudur. Fuzuli o zamanki toplumda bulunan bu iki tipin, dolayısıyla bu iki tipin temsil ettiği dünya görü­şünün tartışmasını yapmıştır. Rind Fuzûlî’nin gönlünden geçenleri, zahid de dü­şüncesini ortaya koyar, sonunda şairin düşüncesi duygusunda birleşir. Eserin so­nunda Rind, Zâhid’in ibadet ve riyazetle uğraşıp dünya meylinden sakınma, na­siple yetinme, tasaya katlanma, heva ve hevesten uzaklaşma, çalışıp kazanma yolundaki öğütlerini tutarak tövbe eder; Zâhid ise kendisinin kesret Rind’in ise vah­dette olduğunu anlar. Riya tozundan temizlenir, aradan muhalefet kalkar, birlik ve anlaşma oluşur.
Fuzûlî son söz olarak: “Fânilik köyünde, akıllı ile deli birdir. Denizin dibinde taş ile inci danesi birdir. İyi ve kötü sayma işi ortadan kalkınca mescid ile meyhane birdir” der.Eser Tahran’da taşbasma olarak yayımlanmıştır d-nd ü Zâhid,Tahran 1275). Kemal Edib Kürkçüoğlu, Farsça metnini Mustafa Salim (Muhâvere-i Rind ü Zâhid, İstanbul 1285) ve Hüseyin Ayan (Rind İle Zahid, İstanbul 1993) ise Türkçeye çevirisini neşretmiştir.
Risâle-i Sıhhat u Maraz ve Rûh-nâme isimleriyle de anılan Hüsn ü Aşk, Sihâbeddîn-i Sühreverdî’nin Mûnisii’l-uşşâk adlı eserinden ilhamla Farsça olarak azılmıştır. Tasavvuf! ve alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk, aynı zamanda Fuzû­lî’nin tıbba dair bilgilerini de ortaya koymaktadır. Fuzûlî, ruhun beden ülkesine vaptığı yolculuğu anlattığı bu eserinde beden ülkesini o dönemki tıp ilmine göre açıklar. Eserde ruhun madde ile olan ilgisi, aslında güzellikten ayrı olmayan ru­hun hüsne âşık olarak onu beden ülkesinde araması, sonunda kendisini madde­den kurtararak hüsnü yani kendi kendisini bulması işlenmiştir. Görüldüğü gibi Fuzûlî bu eserinde, insan ruhunun çekmiş olduğu çeşitli acılar sonucunda temiz­lenerek nefsini öldürüp maddî hayattan uzaklaşması ve aşk sayesinde fenâfillaha ulaşmasını anlatmıştır.
Mesnevîde geçen bütün isimler tıbbî ve tasavvufî terim­ler olup bunlara kişilik verilerek maceraları anlatılmıştır. Eser Muhammed Ali Nasih tarafından yayımlanmıştır (“Sefer-nâme-i Rûh”, Mecelle-i Armağan, c. XI, Tahran, s. 418-24). Eser Lebib Efendi tarafından Türkçeye çevrilmiş ve iki kere bastırılmıştır (Fuzûlî Merhumun Sıhhat u Maraz Risalesi, İstanbul 1273; Fuzûlî’nin Sıh­hat u Maraz Risalesi, İstanbul 1282). Lebib Efendi’nin bu çevirisi, Ahmed Hamdi tarafından yeniden gözden geçirilerek Trabzon’da tekrar neşredilmiştir (Fuzûlî Merhumun Sıhhat u Maraz Risalesi. Trab.on 1327). Hüsn ü Aşk’m Türkçeye son çe­virisi Abdülbaki Gölpınarlı tarafından notlar ve açıklamalar ve Fransızcası ile Dirlikte yayımlanmıştır (Sıhhat ve Maraz Tercümesi,İstanbul 1940).
Risâle-i Mu’amma küçük bir Farsça risale olup Fuzûlî‘nin “ister ad, ister addan başka bir şey olsun, reniz ve ima yolundan bir maksada delâlet eden ke­mdir” şeklinde tarif ettiği muammalarını ihtiva etmektedir. Eserde 150 Farsça uamma yer almaktadır. Fuzûlî, eserinde yer verdiği bazı muammaların çözüm-’«de göstermiştir. Bu risale Kemal Edib Kürkçüoğlu tarafından yayımlanmıştır. Fuzûlî’nin Muamma Risalesi”, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. VII, 1949, s. 61-109).
Fuzûlî Arapça kaleme aldığı mensur eszrv Matla’u'l-i’tikâd fî Ma’rifeti’l- mebde’ ve’l-me’âd’da insanın mebde’ [=başlangıç] ve me’âdı [= sonu], nereden gelip nereye gideceğini bilmekle inancının doğacağı ve gerçekleri anlayarak Allah’a ulaşacağı kelâm ilmine göre anlatılmaktadır.